Âşık Remzâni |
Türkiye’nin Ötekileri: Alevi-Bektaşiler
Namık Kemal DOĞANAY
Öteki’yi kısa ve öz şekilde tarif edecek
olursak, ben’den veya biz’den olmayan
insan ve/veya insan topluluğudur. Bizim
gibi
düşünmeyen, inanmayan, bizim gibi
kültüre sahip olmayan, bizim gibi rengi,
cinsiyeti olmayan, farklı davranış kuralları olan,
dışlanmış karşıt kişi ya da grupları ifade eder.
Kimdir Ötekiler Kendinden veya ait olduğu topluluktan
başkalarını ötekileştirenler, farklı olanın kötü, sapık, yetersiz, gelişmemiş
ve düşman olduğunu savunurlar. Bu sığ düşünceye sahip kişiler, kendisini
ve/veya militanı olduğu görüşü yüceltebilmek, kendi ve grubunun meşruluğunu sağlamlaştırmak
ve her zaman savaşabileceği bir düşman yaratabilmek amacını güderler. Ötekileştiren
kişi ya da gruplara göre iyi/kötü, doğru/yanlış, dost/düşman, güzel/çirkin
vardır ve kendisi ya da grubu iyidir, doğrudur, dosttur, güzeldir, kısacası her
daim iyi olan taraftır(!) Fikirlerin gelişmediği, demokrasi
kültürünün yerleşmediği, insan haklarının uygulanmadığı, otoriter yönetimlerin
olduğu, çağdaş yaşamın, laikliğin, dünyevi yaşamın (sekülerizm) olmadığı ortam
ve coğrafyalarda ise başkasını düşman, kendisini her daim iyi tarafta
görenlerin sayısında artış görülür. Ötekileştirmenin arttığı toplumlarda ise,
kapanması zor derin yaralar açılır. İnsanlar arasında ortak noktaların çok
olmasına rağmen, ötekileştirmeyi politika haline getirenler, insanlar ya da
toplumlar arasına kesin ve aşılmaz çizgiler çeker. Ben/biz ötekiyi dışlar,
diline, dinine, kültürüne, düşüncesine karşı düşmanca tutum alır, ötekini
tehdit unsuru olarak görür. Türkiye’de Ötekiler Bugün Irak, Pakistan, Afganistan, İran,
Libya, Suriye, Yemen, Sudan, Etiyopya, Somali gibi ülkelerde yaşanılan savaş ve
soykırımların kökeninde ötekileştirme yani mezhep ayrılığı sorunu yatmaktadır.
Gelişmiş batı ülkelerinde siyah tenliler, Müslümanlar, Ateistler, uzak
doğulular ötekileştirilirken; Türkiye’de ise, din ve inanç bazında
Alevi-Bektaşiler, Ateistler, Museviler, Süryaniler, Ezidiler, Hristiyanlar;
etnik köken alanında Kürtler, Ermeniler, Romanlar; cinsiyet ve cinsel tercih
alanında kadınlar, lezbiyenler, geyler, translar, biseksüeller, eşcinseller;
görme-fiziksel-zihinsel engelliler, sol sendikalar, sosyalistler, komünistler,
çeşitli meslek odaları ve insan hakları örgütleri gibi kurumlar
ötekileştirilmekte, evrensel bir insan hakkı olan eşit
muameleye tabi
tutulmamaktadırlar. Ötekileştirilen kişiler, gerek devlet ve hükümetler,
gerekse ötekileştiren gruplar tarafından hakları ihlal edilmekte, doğrudan ve
dolaylı ayrımcılığa, nefret söylemine, tacize, hatta sonu ölümle biten şiddete
uğramaktadırlar. Türkiye’nin Ötekileri: Alevi-Bektaşiler Türkiye’de ötekileştirilen ve bunun
sonucunda eşit muamele görme hakkı ihlal edilen en büyük topluluk
Alevi-Bektaşilerdir. Türkiye’de Alevi-Bektaşi inancına sahip en az yirmi milyon
insan olduğu göz önüne alındığında, ötekileştirilen, ayrımcılığa uğrayan,
hakları ihlal edilen daha büyük öteki toplum yoktur. Kardeş
bizi hor görme sen Halimiz
var hal içinde Niyetimiz
Hakk’a bağlı Yolumuz
var yol içinde İkrarımız
kadim haktır Yolcu
isen yollar çoktur Görmeyene
bir şey yoktur Sırrımız
var sır içinde Biz
severiz taş atanı Sen
bu yolu iyi tanı Hakk’a
kurban şirin canı Veririz
biz yol içinde Hep
canımız canan için Malımız
var alan için Kimsenin
görmeyiz suçun Severiz
bir har içinde Remzânî
der gel bu yola Kolların
boynuma dola Sevgilerin
gerçek ola Zehrimiz
var bal içinde Ötekileştirilen Alevi-Bektaşiler
nerede, ne zaman, neden ve nasıl ayrımcılığa maruz kalır? Bu soruya Alevi-Bektaşiler
“Gündelik
yaşamın her
alanında ayrımcılığa, hak ihlaline maruz kalıyoruz” diyeceklerdir. Bunları başlıklar
halinde sıraladığımızda; 1. Gündelik Yaşamda, 2. Okulda - Eğitimde, 3. İş yaşamında, 4. Kamu hizmetlerinden faydalanmada, 5. Evlendikten sonra, 6. Ramazan ayında, 7. Komşuluk ilişkilerinde (Apartman -
Mahalle), 8. Askerlikte, 9. Zorunlu din derslerinde, 10. Cami-Cemevleri, inanç-ibadet, 11. Siyasi görüşlerde, 12. Hukukta - Adalet aramada (Sivas,
Çorum, Maraş, Gazi ve Gezi olaylarında), ayrımcılığa
uğramaktadırlar. Ayrımcılığın nerede, nasıl ve ne şekilde yapıldığına
baktığımızda ise; 1 - Gündelik
Yaşamda Ayrımcılık: Alevi-Bektaşi
işyerlerinden alışveriş yapılmaması; Tuncelili, Çorumlu, Tokatlı vb. Alevilerin
yoğun bulunduğu illerden doğumlu olmadan dolayı Alevi olduğunun çıkarılması,
Aleviye kiralık ev verilmemesi; Cuma namazlarına götürmek için taciz edilmesi,
toplantılara, komşuluk yemeklerine, kadınlar arasındaki günlere çağrılmaması, “İyisin,
güzelsin de bir de Alevi olmasaydın” gibi aşağılamaların yapılması; gerçek dışı iftiraların
yapılması, ikram edilen şeyin mundar denilerek yenilmemesi; duyulmasını
isteyecek şekilde Aleviler hakkında dedikodu yapılması, Aleviliğini söyledikten
sonra arkadaşlığın sona ermesi vb. 2
- Okulda-Eğitimde Ayrımcılık: Alevi öğrencilere taciz ve hakaret yapılması, fişlenmesi,
düşük not verilmesi, özellikle din dersi öğretmenlerin ayrımcılık yapması,
namaz kılmayı öğretmesi, yurtlarda kalan öğrencilere namaz kılınması ve Ramazan
Orucu tutulması yönünde baskı yapılması vb. 3
- İş Yaşamında Ayrımcılık: Özel
sektörde az ücret verilmesi, zor işte çalıştırılması, polislik- askerlik
mesleğine alınmaması, müfettiş, kaymakam, vali, genel müdür, general gibi üst
düzey makamlara getirilmemesi, işe giriş mülakat sınavlarının zorlaştırılması,
sürgünlere tabi tutulması, terfi ettirilmemesi, sicil notlarının düşük
verilmesi, denetim ve teftişlere sık tabi tutulması, devletin önemli kritik
noktalarında çalıştırılmaması, ödüllendirilmede haksızlık yapılması, cuma
namazlarına gitmelerinde baskı yapılması vb. 4
- Kamu Hizmetlerinden Faydalanmada Ayrımcılık: Belediyelerin, Kaymakamlıkların ve
diğer devlet kuruluşların Alevi belde,
köy ve mahallelerine elektrik, su, yol, iletişim teknikleri, temizlik
faaliyeti, ulaşım araçları, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi hizmetleri
götürmemesi ya da diğerlerine göre eksik götürmesi, sağlık kuruluşlarında
ayrımcılığa tabi tutulması, karakollarda farklı muamele yapılması vb. 5
- Evlendikten Sonra: Özellikle
Sünni bir erkekle Alevi kadının evliliğinden sonra, Alevi kadının namaz kılmaya
zorlanması, Ramazan Orucu tutturulması, Aleviler hakkında onur kırıcı
konuşulması, başını örtmeye zorlanması, kadının ailesiyle görüşmesinin
engellenmesi vb. 6
- Ramazan Ayında: Oruç
tutmaya zorlanması, lokantaların (özellikle taşrada) kapatılması, oruç
tutmayanlara sözlü hakaretlerde bulunulması, şiddete varan davranışlarla baskı yapılması,
işyerlerinde öğlen yemeği verilmemesi, oruç tutmayanların sahura kalkar gibi
gece ışıklarını yakmak durumunda kalması, teravih namazına gitme konusunda
baskı uygulanması vb. 7
- Komşuluk İlişkilerinde (Apartman-Mahalle): Alevi komşuyla konuşulmaması, ikramlarını
mundar diye almamaları, Aleviler
hakkında asılsız dedikoduların duyulacak şekilde
yapılması, Alevilerin sosyal etkinliklere davet
edilmemesi, Alevilerin rahatsız olması için kendi
ibadetlerini özellikle gürültülü
yapılması vb. 8
- Askerlikte: Alevi
çocukların askeri okullara alınmasında zorluklar çıkarılması, Alevi subaylara
kurmaylık sınavlarında zorluklar çıkarılması, kurmay olanların generalliğe yükseltilmeden
emekli edilmesi, subay ve astsubayların Alevi askerlere hakaret etmesi ve
askerler arasında ayrımcılık yapması vb. 9
- Zorunlu Din Derslerinde: Din
dersi öğretmenin Alevileri aşağılayıcı iddialarda bulunması, masa sıraları
üzerinde namaz kıldırması, Alevi öğrencilerin notunu düşürmesi, Alevi öğrencilerin
sınıfta tespit edilerek aşağılanması, dua öğrenmeyen ve namaz kılmayan
öğrencilerin hakarete maruz kalması vb. 10
- Cami-Cemevleri, İnanç-İbadet: Cemevlerinde ibadet olmayacağı, cemevlerinin ibadethane olmadığı,
cemevinde cümbüş yapıldığı açıklamasının en üst kişilerce söylenmesi; camide namaza
kılmayan Alevinin ölümünden sonra cenaze namazının imam tarafından kılınmamak istenmesi,
selasının okunmaması, camide imam tarafından Aleviler hakkında asılsız açıklama
yapılması, caminin tüm masraflarının karşılanmasına rağmen, cemevlerinin masraflarının
devletçe karşılanmaması, Alevi köylerine zorla cami yapılması vb. 11
- Siyasi Görüşlerde: Genel
olarak Alevilerin sol düşünceye sahip olmasından dolayı sol düşüncenin ve
Aleviliğin birlikte asılsız kötülenmesi, Alevilerin sol düşünceye sahip olması nedeniyle
din düşmanı, peygamber düşmanı gibi görülmesi ve ayrımcılık yapılması vb. 12
- Hukukta-Adalet Aramada (Sivas, Çorum, Maraş, Gazi ve Gezi Olaylarında): Bu katliamların
tamamında Aleviler katledildiğinden,
sanıkların yakalanmaması, katliam
sanıklarına en az ceza uygulanması, davaların başka
şehirlerde görülmesi, cezaların
zamanaşımına uğratılması, sanıklar aleyhine delillerin
toplanmaması, sanıkların emniyette ve adliyede
korunması, Alevi hakim ve savcıların
işe alınmaması, terfi ettirilmemesi, Yargıtay, Danıştay
gibi üst yargıya Alevi hakim ve
savcıların getirilmemesi vb. Sonuç Türkiye’de, Alevi-Bektaşiler,
Ateistler, Museviler, Süryaniler, Ezidiler, Hristiyanlar, Kürtler, Ermeniler,
Romanlar, LGBT üyeleri, görme- fiziksel-zihinsel engelliler, sol sendikalar, sosyalistler,
komünistler, çeşitli meslek odaları ve insan hakları örgütleri dışlanmakta,
özgürlükleri engellenmekte, hakları ihlal edilmekte, devlet baskısına ve
mahalle baskısına maruz kalmaktadır. Başta Alevi ve Bektaşiler olmak üzere,
ötekilere yapılan baskı ve ayrımcılık uygulamaları Türkiye’nin demokratikleşme,
insan hakları ve toplumsal hoşgörü konularındaki eksiklikleriyle doğrudan
ilişkilidir. Türkiye’de yaşayan herkes özgür ve eşit
yurttaş olmadan, başta Alevi-Bektaşiler olmak üzere toplumun değişik
kesimlerine yapılan ayrımcılık ve mahalle baskıları ortadan kalkmaz, kalkamaz. Kaynakça: Türkiye’de
Alevi Olmak,
Rapor - Alevi Kültür
|